Zombi Dedektif (Zombie Dedective) (2020 Yapımı Güney Kore Dizisi)
Zombi olarak uyanan ve geçmişini hatırlamayan bir adam insanlığını geri kazanabilmek umuduyla kendini arar.
Dizi Adı: Zombie Dedective (Tr: Zombi Dedektif)
Tür: Gizem, Fantezi, Zombi, Komedi
Ülke: Güney Kore
Yayın Tarihi: 2020
Bölüm Sayısı: 12
Oyuncular: Kim Moo-Young (Choi Jin-Hyuk)
Kong Sun-Ji (Park Ju-Hyun)
Yaş Sınırı: 16+ (16 yaşından küçük olanlar; zombiler korkunç değil diye düşünüp izlemeyin lütfen. Korkunç olan zombi baş karakterin kendisi değil zaten. Korkunç olan dizide göreceğiniz diğer bazı karakter ve sahnelerin sizin bilinçaltınızda bırakacağı olumsuz izler. İzleyeceğiniz dizi ve filmlerde yaş sınırlarına uyun lütfen.)
DİZİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİM:
Zombi Dedektif oldukça eğlenceli ve akıcı bir Güney Kore dizisi. Hiç sıkılmadan izledim. Dizinin ortalarında çok büyük bir olay çözüme kavuşarak sanki final havası verir gibi oldu ama ardından bir başka önemli olay örgüsüne geçip devam ederek akıllardaki pek çok soruya cevabını verdi. Diziyi izlemeye başladığınızda belki de ilk dikkatinizi çekecek şey müzikler olur. Dizinin müzikleri çok güzel. Hepsi özgün müzikler mi bilmiyorum ama dizinin atmosferiyle uyumlu çeşitli müzikler diziye renk katıyor. Kimi zaman güldüren küçük ses efektleri kimi zaman geren ve kimi zaman da harekete geçiren müzikleriyle dizi akıp gidiyor. Alfred Hitchcock' ın Psyco adlı filmindeki banyo sahnesinde çalan gerilim müziğine benzer bir müzikte var mesela. Gerçi, o müziğin kullanıldığı sahneler gerilimden çok komedi sahneleri. Ama bundan hiç de şikayetçi değilim açıkçası. Olay örgüsünden şikayet edilebilir belki ama müzikler olsun, oyuncuların başarısı olsun, hikayenin geneli olsun, ortaya güzel bir dizi çıkarıyor. İnce bir komedisi de var. İzlemenizi tevsiye ederim.
Dizinin sonu açık bitirildi. Pek çok soruya cevap bulunsa da pek çok gizem aydınlatılsa da baş karakterimiz olan zombi hala kendini insana dönüştürecek bir yol aramaya devam ediyor. Baş karakterin nasıl zombiye dönüştüğünü ise burada yazmıyorum. İzleyip kendiniz görebilirsiniz.
ÖZET:
Karanlık... Birbirine karışmış binlerce kokunun meydana getirdiği yoğun ve dayanılmaz bir atmosfer... Etrafta uçan bir sürü kuşun çıkardığı sesler... Bir an yoğun ve pis kokunun içinde kendini belli eden tatlı bir kokunun kendisine yaklaştığını hissetti. Varlığını hissetmiş olsa gerek ki hareket etmeyi kesip kendisini izleyen bir koku. Kısa bir duraklamadan sonra eli bir anda ileri fırladı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu. Yapmıştı sadece. Bir şey yakaladı. Elinin içinde kıvranan, panik ve dehşet içinde haykıran bir canlının sesi. Gözlerini yavaş yavaş açtı. Avcunda kıvranan bir karga vardı. Şaşırdı. Neden bir kargayı tutuyordu elinde. Yavaş bir şekilde gevşetti elini. Kaçma fırsatını bulan karga son bir çabayla adamın elinden kurtuldu ve rahat bir nefes alarak uzaklaştı oradan. Karganın aceleyle uçup gittiğini gören adam usulca ayağa kalktı. Bir çöp yığınının üstünde duruyordu. Daha az öncesine kadar çöpler içinde gömülü olduğunun farkına vardı. Vücudunda herhangi bir acı ve yorgunluk hissetmese de hareketleri oldukça yavaştı ve titriyordu. Alışkanlıktan olsa gerek, eli cebine uzanıp bir sigara çıkardı. Çakmakla sigarasını yakmaya çalışırken gözlerini etrafta gezdirdi. Neredeydi? Neden buradaydı? Hiçbir şey hatırlamıyordu. Kendisini bile... Kim olduğunu, geçmişte neler yaptığını hatırlayamadı. Çöpler içinde uyanmıştı sadece. Kanlı giysilerini fark edip vücuduna baktığında karın bölgesindeki mermi deliğini gördü. Silahla mı vurulmuştu? Yaralı olduğu halde neden hiç acı hissetmiyordu? Bilinci yerindeydi. Düşünüp hareketlerini kontrol edebiliyordu hala. Ellerindeki yaralara, kararmış tenine gözü ilişti bir an. El ve kollarının morarıp kararmış olduğunu gördü. Çöpler arasında bulduğu kırık bir aynayla yüzüne bakmak istedi. Aynayı kaldırıp baktığında kendisine bakan yüzü tanıyamadı bir an. Yara bere içindeki kararmış bu yüz canlı bir insanın yüzü olamazdı. Aynada gördüğü yüzden duyduğu dehşeti biraz olsun üzerinden atınca içinde bulunduğu durumu daha net olarak düşünebilmeye başladı. Vücudunda hiçbir acı hissetmiyor, hareketleri oldukça yavaş ve konuşmaya çalıştığında sesi de çıkmıyor. Belli belirsiz hırıltılar sadece. Nereye gideceğini bilmez şekilde çaresiz yürümeye başladı.
Dağlarda yürürken aşırı derecede acıkır. Rast geldiği bir tavşanı yakalamaya çalışsa da çok yavaş olduğu için bir türlü yakalayamaz. Sonunda enerjisi kalmaz ve bayılır. Kendine geldiğinde elleri ve ağzı kan içindedir. Hemen yanı başında da neredeyse tamamı yenmiş bir tavşan cesedi. Canlı bir tavşanı yediği için şok geçirir. Artık bir insan olmadığını düşünür. Böyle yaşamaktansa ölmeyi tercih eder ve uçurumdan atlayarak intihar eder. Uçurumun dibindeki büyükçe bir kayaya çarparak feci şekilde can verir. Ya da, en azından, olması gereken budur. Ama az sonra gözlerini açan adam ölmek istediği halde ölemediğini görür. Sonunda anlar ki; yaşayan bir ceset olmuştur artık. Bir zombidir o. Nasıl zombi olduğunu, tekrar insana dönüp dönemeyeceğini bilmeyen adam sorularına cevap aramaya başlar. Belki de dünyanın sonu geldi? Veya bir zombi salgını patlak verip insanoğlunun çoğunu kana susamış canavarlara dönüştürdü? Bu gibi çılgınca ama içinde bulunduğu durumu düşününce hiç de tuhaf olmayacak tahminlerini doğrulayabilmek için bulabildiği en yakın köye inmeye karar verir. Oldukça yavaş ve sallantılı yürüyerek ve hırıltılar eşliğinde tabi...
Gece vakti köye gittiğinde bir kadınla karşılaşır. Kendisini alkol bağımlısı sanarak yardım niyetiyle biraz para veren o kadını yemek ister bir anlığına. Zombi içgüdüsü olsa gerek. Ama kendine hakim olarak kadına zarar vermez. Kadının normal görünüşünden dünyanın sonunun henüz gelmediğini anlar. İnsan yiyen bir zombi olarak yaşamak istemediği için yiyecek başka bir şeyler bulması gerektiğine karar verir. Dağlarda hayvanları yemekten başka çaresi yoktur. Dağ köyünde geçici olarak kapatılmış bir konaklama mekanı bulur. Orada izlediği bir zombi filminden çok etkilenir. Zombi olduktan sonra zombileri daha iyi anlamaya başlamıştır. Bir zombinin gözünden kendilerini acımasızca öldüren insanların nasıl canavarlar olduğunu anlar. Bazı insanlar zombilerden çok daha korkunç ve iğrençtir. İnsanlar tarafından öldürülmemek için kendini eğitmeye karar verir. Topluma karışacaksa normal bir insana benzemelidir. Bir insan gibi yürümeli ve gerekirse koşmalı, bir insan gibi konuşmalı ve bir insan gibi davranmalıdır. Bunun için bir yıl boyunca sürekli uğraşır. Bütün bu zaman boyunca motivasyon kaynağı ise bağırsak kavurmadır. Nedenini henüz bilmese de insanlar arasına karışabilir hale geldiğinde bağırsak kavurma yemeyi hayal eder. Bir yılın ardından yeteneklerini geliştirir ve görünümü dışında hareketleri bir insana benzer hale gelmiştir. İnsan yeme arzusu geçmiş değildir ama.
Yine bir gece, mağarasında uzanırken et kokusu alır. Zombi olarak koku alma duyusu çok gelişmiştir. Kokuyu takip edip biraz ilerleyince bir mezara yiyecek ve içecek sunan bir adam görür. O sırada gizlice yaklaşan bir başka adam mezarda dua eden adamı öldürür. Cinayete tanık olan zombi, insanların ne kadar da acımasız ve zalim olduklarını bizzat görür. Az sonra, öldürülen adamın yanı başına gider. Adam son nefesini vermeden önce zorlukla birkaç kelime edip ofisinin anahtarlarını verir. Ölen adamın eşyalarını karıştırdığında özel dedektif Kim Moo-Young olduğunu öğrenir. Kendi kimliğini bulup hafızasını geri kazanabilmek umuduyla şehre gider ve öldürülen Kim Moo-young' un yerine geçerek dedektiflik bürosuna yerleşir. Eğer hafızasını geri kazanırsa belki de tekrar insan olabileceğini umut eder. Tekrar insana dönebileceğini umut etmekten başka çaresi yoktur. Şehre gelmiş olsa da zombi olarak sorunları devam eder. En önemlisi de yiyecek meselesidir. Diğer insanlar gibi istediğini yiyemez. Sadece çiğ et. Yiyecek bulabilmek için paraya ihtiyacı vardır. Para kazanmak için yarı zamanlı kutu katlama işi alsa da bu iş hiç de iyi gitmez. Sahip olduğu zombi suratıyla özel dedektiflik yapması da mümkün değildir. Ama o sırada imdadına mucize yüz kremi yetişir. Kremi sürdüğünde cildi normal bir insana benzer. Sorunlarına bulduğu çözümler yeni sorunları da beraberinde getirir ama. Yiyecek masrafından sonra krem masrafı da para kazanmayı mecburiyet haline getirir.
Böylece, kim olduğunu, kendisini kimin öldürdüğünü, neden öldürüldüğünü ve ardından neden zombi olarak uyandığını, neden çöplüğe atıldığını öğrenebilmek ve bu sırada da yiyecek ve kalacak yer gibi zorunlu ihtiyaçlarını gidermek için ölümüne şahit olduğu özel dedektif Kim Moo-Young' un yerine geçerek özel dedektif olarak çalışmaya başlar. Baş belası yardımcısıyla birlikte hem kendi ölümündeki hem de asıl Kim Moo-Young' un ölümündeki gizemleri çözüp sonuca bağlamak niyetindedir. Zombi dedektif şehirde ve iş başında!
KONU:
Gözlerini açtığında zombi olarak uyanan ana karakterimiz diğer insanların gözünde kimi zaman bir canavar, kimi zaman ise bir şeytan veya tanrı ve kimi zaman da iyi bir insan olarak görünür. Karakterimizin tek isteği tekrar normal bir insan olmak halbuki. İstemeden bir insana en uzak varlıklardan birine dönüştüğü halde insanlığını aramaya devam ediyor. Görünüşü hiç insan gibi olmasa da aklı, duyguları, düşünceleri ve ahlaki değerleri hala insan. Bu yüzden bilince sahip bir zombi olarak birçok kişinin kıskanıp ele geçirmek isteyeceği bir güce sahip olsa da bu gücünü yanlış bildiği yönlerde kullanmaz. Hafızasını kaybetmiş olsa da insani değerlere sadık kalır. Kimseye zarar vermemek için çaba harcar, kimseyi aldatmaz ve insan doğası gereği olan ölüm gerçeğini kabul eder ve hatta bunu arar. Çünkü bilir ki; insan denen varlık zamanı gelince ölen bir canlı. Ölmek zorunda olan bir canlı. Doğası gereği ölmeye mahkum olan bu canlı eğer bütün açgözlülüğü, bencilliği, kibri ve kendini beğenmişliği ile insani değerlerini bir kenara itip bu gerçeği değiştirmeye çalışırsa bir dönüşüm geçirir. Bu, akli ve ahlaki çöküşe giden bir dönüşüm olur. Bu dönüşüm, kişinin insanlığını kaybetmesine, tabiri caizse, bir canavara dönüşmesine yol açar.
İnsan adı verilen varlık, hayvanlardan farklı olarak hayal gücüne sahip. Esnek ve karmaşık düşünceler oluşturabiliyor. Gerçekte var olmayan bir şeye kendince değer biçip bunu hayatının en büyük gerçeği haline getirebiliyor. İçgüdülerinin yaşamına etkisi hayvanlara göre daha az ve bu her geçen gün daha da azalıyor. İşte, bu aklı sayesinde her insan, diğerlerinin gözünde doğru veya yanlış olarak görünebilecek şeyler yapıp bunlara inanabilir. Çok iyi bir insan olabileceği gibi, bir canavar misali çok kötü bir insan da olabilir (günümüz çoğunluğunun gözünden genelleme yaparak bakarsak tabi).
İnsan; dış görünümünden çok aklıyla, vicdanıyla, görece uzun tarihi boyunca yavaş yavaş inşa ettiği insani değerler diyebileceğimiz değerleriyle insandır. İnsanı diğer canlılardan, varlıklardan ayıran asıl önemli özelliği bunlardır. Dışarıdan baktığımızda zombi olan biri eğer bu insani değerlere sahipse (tam olarak insan olmasa bile) bir insanla aynı değerde değil midir? Dışarıdan baktığımızda insan olan biri eğer bu değerlere sahip değilse (hala insan olsa bile) normal bir insanla aynı değerde midir? Tabi gerçek hayatta bunun değerlendirmesini yapmak çok zor. Doğruyu-yanlışı, iyiyi-kötüyü kesin sınırlarla ayırmak, katı bir şekilde sınıflandırmak hem zor hem de böyle bir sınıflandırma uğraşı bizi çok büyük ihtimalle mutlak doğrudan uzaklaştırır. Yine de bunlar üzerine düşünmek iyidir. Düşünmek, sorgulamak, iyiyi ve doğruyu aramak ve aklımızı geliştirmek bizi bir insan olarak değerli kılar. Diğer insanların gözünde olan değerden bahsetmiyorum. Kendi varlığımızın değerine olan inancımızdan ve henüz bilinmeyen mutlak doğru önündeki değerimizden bahsediyorum. Bu arada, dizi gereği burada zombilerden bahsediyorum ama diziden alakasız olarak, bu bakış açısı robotlar için de geçerli olabilir. Teknoloji sayesinde robotlar hızla gelişiyor. İnsani değerlere sahip bir robot üretilirse ona da bir insana verilen değeri vermek, bir insanın sahip olduğu hakları tanımak gerekmez mi? İnsani değerlere sahip olmayıp diğer insanlara zarar veren insanları insani bazı haklarından mahrum bırakmamız gibi...
Zombi olan ana karakterimiz bir sahnede şunları söylüyor: ''Tekrar insan olmak hiç kolay değil. İnsanlar arasında bile bazıları insan gibi davranmaktan vazgeçmiş. Bazıları da insanlığın anlamını bilmiyor. Ama, bir tuhaflık var. Zombiler acı hissetmez. Ama acı çekiyorum. Zombilerin kalbi olmaz. Peki neden kalbimin attığını hissediyorum?''
Emrah Özer 06.09.2021
Tepkin Ne?