Saç, Bıyık, Sakal (2022) (A Cut Above)

Saç, Bıyık, Sakal (A Cut Above) adlı film üzerine incelemem ve eleştirilerim.

Film Adı: Saç, Bıyık, Sakal

Orijinal Adı: Portekizce: Barba, Cabelo & Bigode (İngilizce: A Cut Above)

Yıl: 2022

Tür: Komedi

Süre: 1 Saat 30 Dakika

Yaş Sınırı: 16+

IMDb Puanı: 4,8/10 (Oy Sayısı 133)

Yönetmen: Rodrigo França


Dikkat! Sürpriz bozucu bilgi (spoiler) içerir. 


Brezilya'nın en büyük ikinci şehri olan Rio de Janeiro'nun varoşlarına (kenar mahallelerine) götürüyor film bizi. Baş karakterimiz Richardsson adında bir genç. Liseden yeni mezun olan Richardsson artık ne yapacağına karar vermelidir. Serserilere, çetelere katılıp kolay yoldan para kazanması mümkün görünse de Richardsson aldığı aile eğitimi sayesinde böyle bir hata yapmaz. Yine de geleceği için kararsız ve bu kararsızlık canını çok sıkmakta. Üniversiteye mi gitmeli? Eğer üniversiteye giderse hangi bölümde okumalı? Yoksa bir işe girip çalışıp babasının ölümünden sonra zamanla zora düşen aile ekonomisine mi yardım etmeli? 


Aslında Richardsson, maddi zorluklar yaşayan ve iflasın eşiğinde olan annesinin kuaför salonunda çalışıp yardımcı olmak istiyor. Ama annesi bu fikre tamamen karşı çıkıyor. Oğlunun üniversiteye gidip memurluk sınavına girmesi konusunda ısrarcı. İşte böyle bir kafa karışıklığı sırasında annesinin yönlendirmesiyle makumba rahibesine danışmaya gider. (Bu arada, makumba ne diye soracak olursanız: Brezilya, Arjantin, Uruguay ve Paraguay'da bulunan Afrika kökenli halkın çeşitli dini inanışlarını tanımlamak için kullanılan bir sözcük. Kaynak: macumba wikipedia) Rahibe, Richardsson'a cesur olmasını, kendiyle yüzleşip dünyadaki yerini bulmasını söyledikten sonra iki önemli tavsiye verir: 

*Erkek adam mısırının piştiği yerden uzaklaşmaz. (Köklerine bağlı olmakla alakalı.)

*Eğer ağaç eğilirse rüzgar onu kıramaz. (Esnek ol. Kural ve standartlarla sınırlama kendini. Eğer gerekiyorsa duruma uyum sağlamak için değiş. Böylece zorluklar karşısında kırılmadan dayanabilirsin.)

Aldığı bu tavsiyeler ve tavukla birlikte... Ya da tavuğu boşverin. Aldığı bu tavsiyelerle birlikte kafası iyice karışan Richardsson bazı olaylar sonucu yerel bir çete liderinin saçını kesmek zorunda bırakılır. Aslında saç tıraşı yapabilmektedir. Zaten bu yüzden annesine kuaförde yardım etmek istemekte. Ama henüz tam olarak emin olmadığı bir yeteneğiyle sağı solu belli olmayan bir çete liderinin saçını kesmeye girişmek, bekleneceği gibi, cesaret isteyen bir iş. O sırada ölen babasını ve rahibenin tavsiyelerini hatırlayıp cesaretini toplar ve saç tıraşında elinden geleni yapar. Sonuç harikadır. Kuaför olarak gerçekten de yeteneği vardır Richardssson'ın. Çete lideri ve yardımcısı bile beğenir tıraşı. Böylece başarılı bir şekilde içinde bulunduğu tehlikeden kurtulur. Daha sonra iki polisin saçlarını ve partiye gidecek bir sürü arkadaşının saçını da tıraş eder. Artık eski çekingenliği kalmamıştır. Yeteneğinin ve ne yapmak istediğinin iyice farkına varan Richardsson için tek engel olarak annesinin itirazları kalmıştır. 

Kendisinden habersiz kuaför salonunda bir sürü kişiye saç tıraşı yaptığını gören annesi iyice kızar. Okumak zorunda olduğunu, iflasın eşiğindeki bu kuaför salonunda onun için bir gelecek olmadığını söyler. Bir anne olarak otoritesini bile ortaya koyup oğlunun kararını etkilemeye çalışır. Ama kararını vermiş olan Richardsson geri adım atmaz. Annesi bile olsa, artık ne yapması gerektiğini kimse söyleyemez ona. Kendi yolunu, hayattaki yerini bulmak tek başına yapması gereken vazifesidir. İkna olmayan annesi sonunda gerçek düşüncelerini açığa vurur. Oğluna üniversiteye gidip memur ol diye ısrarının kendince sebepleri vardır elbet. 

Richardsson henüz küçük bir çocukken, memur olan babası işinden ayrılır ve karısının işlettiği kuaför salonunda çalışmaya, karısına yardım etmeye başlar. Bütün parasını da bu salona yatırır. Kocasının bu kararı karısının içine pek sinmez ama. Maddi açıdan çok iyi durumda olmayan kuaför salonu için kocasının garantili memur işini ardında bıraktığı, aslında memur olmaya devam etse daha mutlu olacağı konularında kendince şüpheleri vardır. Kocasının kendisi için hayallerinden vazgeçtiğini düşünür. Daha sonraki zamanlarda kocasının kalp krizinden ölmesiyle de bütün bu şüpheler cevaplanmamış şekilde içinde kalır. Zamanla kendini ikna ettiği bir gerçeklik haline gelmiştir bu şüpheleri. İşte bu yüzden geleceği belirsiz bir kuaför salonundansa memurluk gibi garantili bir iş bu kadın için daha değerli, mutluluk verici görünür. Oğlununda babası gibi kendi için geleceğini feda etmesini istemez. Kenar mahalledeki bu küçük kuaför salonuna, ekonomik geleceği son derece belirsiz bu küçük işletmeye hayatını adamasını istemez. 

''Akıl yaşta değil baştadır'' dense bile daha uzun yaşamış olan anne ve babalar bu uzun yaşamlarında pek çok şey tecrübe ederler. Zorluklar, kolaylıklar, mutsuzluk ve mutluluklar... Bütün bu tecrübeler ise bir şeyler öğretir. Kendi değer yargılarına göre nasıl daha iyi yaşanabileceği konusunda düşünceleri oluşur. Ya da, en azından, nasıl daha kötü yaşanmayacağı konusunda... Bütün bu tecrübelerden çıkardıkları derslerin doğruluğu yanlışlığı bir yana... Çocuğunu seven her anne ve baba onların  iyiliğini ister. Hatalardan uzak tutabilmek, daha iyi bir geleceğe ulaştırabilmek uğruna bazen sert bile davranabilirler. Yine yaptıklarının doğruluğu yanlışlığı bir yana; bu davranışlarının ardındaki nedeni anlayıp bunu akılda tutmak gerekir. Böylece fikir ayrılığı halinde yapılacak bir tartışmanın faydalı sonuçlar vermesi mümkün olur. 

Bir anne olarak Richardsson'ın annesi, oğlunun hata yapmasını ve bu hatası nedeniyle ilerde mutsuz olmasını istemez. Bunu anlayan ve buna göre annesiyle tartışan Richardsson annesinin bir yanılgısını düzeltir. Babası memurluk işini bıraktığında, kuaförde karısıyla birlikte çalıştığında ve daha sonrasında da hiç mutsuz olmamıştır. Babasının hayali ve mutluluk kaynağı annesiyle birlikte çalışıp ona destek olmaktı. Babası verdiği karardan hiç pişman olmamıştı. Ve şimdi, Richardsson da; yaptığı onca saç tıraşıyla farkına vardığı yeteneğinin kendine verdiği özgüvenle mutlu olacağı bir gelecek seçmiştir kendine. Yapabileceklerini ve yapmak istediklerini düşünmüş, anlamış ve kararını vermiştir. Annesinin işlettiği Saigon adlı kuaförde çalışacaktır. Üniversiteye de gidecek tabi. Ama alakasız bir bölüm yerine kuaför salonunun işletilmesinde işine yarayacak bir bölümde okuyacaktır. Annesinin yanlış anlamasını ve kendi kararlılığını kırıcı olmayan bir tartışmada açıkça ifade eder ve onay alır sonunda.  

Film, bu anlattığım konu etrafında fena olmasa da onaylamadığım fikirlere de sahip. ''Eğer ağaç eğilirse rüzgar onu kıramaz'' tavsiyesinin filmdeki yorumlanması konusunda... Bu söze ilk baktığımda zorluklar karşısında dayanabilmek için esnek olmayı, değişen şartlara uyum sağlamayı anlasam da filmde gösterilen esneklik bundan fazlası. Din adamının dini öğretileri yaymak için değişen zamana ayak uydurma şekli bir yana... Kural ve standartlarla bağlı olmamaya örnek olarak iki erkek ve bir kadının cinsel ilişkisi ve eşcinsel ilişki veriliyor filmde. Bence gereğinden çok fazla esnemek olur bu. Ağaç rüzgara dayanmak için eğilebilir tabi. Ama ağaç esnekte olsa, eğilse de hala ağaç. Filmde yer verilen kadın erkek ilişkilerindeki kural ve standartlara bağlı olmamak ve esnek olma ise bu ilişkileri bildiğimiz ilişkiler olmaktan çıkarır. Ağaç fazla esnemekten artık ağaç denemeyecek bir şeye dönüşür yani. Dünyanın dört bir yanındaki kültürel ve ahlaki değerler farklı olabilir ama ''aile'' kavramının neden her yerde ortak olduğu üzerine düşünmek gerek. Sırf zevk ve eğlence için, binlerce yıllık insan toplumunun tecrübeleri sonucu oluşturduğu aile kurumunu zedelemenin toplumlarda nasıl bir etki oluşturacağını ciddi bir şekilde araştırmak gerekir. Evet, insanların tecrübeleri sonucu çıkardıkları dersler her zaman doğru olmayabilir. Ama çok fazla sayıdaki tecrübenin ortak çıkarımının yanlışlığı ileri sürülüyorsa işte o zaman biraz daha tedbirli olmakta fayda var. 

Saç,Bıyık,Sakal filmi üzerine olumsuz eleştirimi de yazdım böylece. Filmde katılmadığım düşünceler olması filmi tek başına kötü yapmaz. Düşünme imkanı vermesi bir yana katıldığım düşünceler de paylaşıyor sonuçta. Film en iyiler arasına girmeyebilir; Güney Amerika sinemasına alışkın değilseniz biraz tuhaf gelebilir ve oyunculuklar da çok iyi olmayabilir ama yine de fena değildi bence.    

Emrah Özer    24.08.2022

Tepkin Ne?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow