Live Up to Your Name (2017 Yapımı Güney Kore Dizisi)
Joseon Hanedanlığı döneminde yaşayan ünlü doktor Heo Im, talihsiz ölümünün ardından gözlerini sersemletici bir dünyaya açar.
''Live Up to Your Name'' adlı diziyi Türkçe' ye ''Adının Hakkını Ver'' olarak çevirebiliriz. 2017 Güney Kore yapımı olan diziyi izlemenizi tavsiye ederim. Fantastik, tarihi, tıp, romantik, komedi türlerinde olan bir dizi. 16 bölümlük olan bu dizi sağlam bir olay örgüsüne sahip ve karakterlerin de sayesinde akıcı bir şekilde ilerleyip (bence) oldukça tatmin edici bir sona ulaşıyor. İkinci bir sezonu çekilse izlenebilir. Ama hiç çekilmese dahi final bölümünde olayların nasıl gelişeceği ile ilgili az çok bir fikir verdiği için dizinin sona erdiği hissini yeterince veriyor. Dizinin ana erkek karakteri olan Heo Im, 1592 yılında Joseon Hanedanlığında yaşayan, Hyeminseo adlı zamanın hastanesinde doktorluk yapan biri. Heo Im karakteri 1570 – 1647 yıllarında yaşamış gerçek bir tarihi isimden esinlenilmiş. Ayrıca dizide tarihi bazı olayların gerçekleştiğini de görebilirisiniz.
Diziyle ilgili en sevdiğim şeylerden biri de ses efektleri oldu. Sevmeyenler de olabilir tabi ama bana başlarda biraz tuhaf gelse de alışınca oldukça eğlenceli gelmeye başladı. Heo Im' in bir muzırlık peşindeyken çıkan o gülme sesi biraz absürt olsa da eğlenceli bence. Gerçi ilerleyen bölümlerde dizi ciddileştikçe bu ses efektlerinin kullanımı da azaltıldı.
ÖZET
Kore yarımadasında Joseon Hanedanlığının hüküm sürdüğü bir dönem. 1592 yılında Hyeminseo adlı dönemin hastanesinde çalışan Heo Im adlı bir doktorla karşılaşıyoruz. Alternatif tıp tedavisi olarak tabir edebileceğimiz akupunktur konusunda uzman olan bir doktor. Nabız dinleyerek, vücutta oluşan etkileri inceleyerek çok büyük doğrulukta tanı koyup başarıyla tedavi edebilen eşi bulunmaz bir doktor. Toplumsal sınıf ayrımının oldukça kuvvetli hissedildiği böyle bir dönemde sıradan halktan gelen bu doktor genç yaşına rağmen gösterdiği deha ile halk arasında kendine büyük bir ün kazanmıştır. Buna rağmen, yıllardır Hyeminseo adlı sıradan halka tedavi veren hastanede çalışan ve pek para kazanamayan Heo Im, daha fazla para ve nam için saray doktorları arasına katılmayı istemekte. Öyle ki; gündüzleri sıradan fakir halkı büyük başarıyla tedavi edip ününe ün katan Heo Im, geceleri ise gizlice kendisini çağıran saray görevlilerini büyük paralar karşılığında tedavi ediyor. Kimseye belli etmeden kendisine bir servet toplarken kadınlarla içki içip güzel vakit geçirmeyi de ihmal etmiyor.
Japonların Kore yarımadasını işgale hazırlandığı bir ortamda Joseon Hanedanının kralı aşırı stresten hastalanır. Migren ağrılarını saray doktorlarının iyileştirememesi üzerine saray doktorlarından biri olan ve Heo Im' in ustası Hyeminseo' da kendisine ün yapan doktoru tavsiye eder. Normalde sıradan halktan biri olan Heo Im gibi birinin saraya girmesi söz konusu değildir ama durumun çaresizliğinde istisna olarak kabul edilir bu teklif. Haberi alan ve bu kaçırılmaz fırsat sayesinde çok sevinen Heo Im saraya gitmek üzere hazırlanır. Üstünü başını düzelttikten sonra tedavide kullanacağı akupunktur iğnelerini almak için uzanan Heo Im kendisinin yanında duran bir başka iğne kabını (kutusunu) fark eder. İlk defa gördüğü bu desenli iğne kabından ve iğnelerden etkilenen Heo Im bir anlık kararla bunları yanında götürmeye karar verir. Kendisini almaya gelen saray görevlisi ile birlikte tam Hyeminseo' dan ayrılırken sırtında hasta küçük kızıyla birlikte telaş içinde bir adam gelir ve Heo Im' den kızını kurtarması için yalvarır. Sıradan halktan birinin kralı bekletmesi söz konusu olacak şey değildir. Durumu oldukça kötü görünen kıza rağmen Heo Im kızı tedavi etmez. Kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra saray görevlisiyle birlikte saraya doğru yola çıkar.
Kralın hastalığını başarıyla tespit eden Heo Im tedavi için yanında getirdiği iğne kabından iğnesini çıkarır ve kralın başına akupunktur yapmak için hazırlanır. Ama son anda o güne kadar hiç yaşamadığı bir durum meydana gelir. Elleri titremektedir. Kendini sakinleştirip yeniden denese de fayda etmez. Sanki bir güç onun kralı tedavi etmesine engel olmak istiyor gibidir. Huzuruna çıkan bu doktorun ellerinin titremesini, kendisini tedavi edemeyişini gören kral öfkelenir ve Heo Im' i yakalayıp hapsetmeleri emrini verir. Neler olduğunu anlamayan, hayatında bir kere karşılaşabileceği böyle bir fırsatı nasıl değerlendiremediği için yakınan ve bundan sonra başına gelebilecekleri düşünen, belki de idam edileceğini bilen Heo Im bir telaşla muhafızlardan kaçar. Saraydan başarıyla kaçıp şehirde izini kaybettirmeye çalışsa da bir köprü üstünde köşeye sıkıştırılır. Hiç kimsenin beklemediği bir anda nereden geldiği belli olmayan bir okla iki defa vurulup nehre düşer. Ölümün kıyısında iken elinden kayıp giden iğne kabına uzanır ama faydasızdır.
Su altında bilincinin kapanması ile birlikte ölen Heo Im bir anda kendine gelir ve boğulduğunu farkeder. Telaşla su yüzeyine çıkmaya çalışır. Daha önce vurulup düştüğü derin nehir yerine daha sığ olan bir akarsuda olduğunu farkeder. Neler olduğunu anlamaya çalışırken kendisine seslenen, iyi olup olmadığını soran bir sürü insan olduğunu fark eder. Ama sakinleşmek bir yana bu durum kafasını daha da karıştırır. Köprüde duran, nehir kenarındaki yollarda yürüyen yüzlerce belki de binlerce insan vardır. Her biri hiç görmediği kıyafetler içinde ellerinde tuhaf şeylerle konuşuyor, yürüyor, kendisini izliyor, bir çeşit karmaşa içinde kaynayıp gidiyorlar. Onca insanın ve kullandıkları şeylerin çıkardığı bir gürültü var. Hiç dinmeyen ama bazen daha da artan binbir çeşit sesin birbirine karışmasıyla oluşan bir gürültü. Heo Im' i sersemleştiren bir gürültü. Kendini bulduğu suyun içinden çıkıp etrafta yürümeye başlar. Joseon Hanedanlığının geleneksel kıyafetleri içinde nereye gittiğini bilmeden yürüyen Heo Im yanından geçen ve tuhaf giysili insanların kendisine baktığını ve bazılarının güldüğünü bile görür. Ölüp de ölümden sonra geldiği bu yeni dünyanın ne olduğunu anlamaya çalışır. Amaçsız bir şekilde yürürken sokak ortasında fenalaşan bir adam ve onun etrafına doluşan bir sürü insan görür. Daha nerede olduğunu, bu insanların kim olduğunu dahi anlamayan Heo Im tereddüt etse de kendisi bir doktordur. Bir doktor önünde fenalaşan belki de ölecek bir insanı nasıl görmezden gelir? Hastanın etrafına toplanan insanların birbiri ardına yaptıkları yorumlar arasında hastanın kız arkadaşına kendisinin doktor olduğunu ve hastayı tedavi edebileceğini söyler. Çaresiz kabul eden kız ve izleyicilerin şaşkın bakışları arasında iğnesini çıkarıp teşhis ettiği hastalığı tam tedavi etmeye başlayacakken bir anda biri kolunu tutup durdurur onu. Kızgın bir şekilde kendisine ne yaptığını, niyetinin ne olduğunu soran bir kadındır bu. Bu kadın Heo Im' i bir kenara itip kendisini hastanın yakınına kalp cerrahı olarak tanıtır ve ambulans çağrıldığını öğrenince çantasında taşıdığı ilk yardım malzemeleri ile acil durum müdahalesi yapar. Kadınların doktorluk yapamadığı bir dönemde yaşayan Heo Im, kendisini bir kenara iten bu kadının, hiç görmediği tıbbi teknik ve aletlerle hastayı büyük bir ustalıkla tedavi eden bir doktor olduğunu şaşkınlıkla izler. İşte bu an, 400 yıl önceki Joseon Hanedanlığından olan dahi bir akupunktur doktoru ile 2017 yılındaki modern dünyanımızın bir kadın kalp cerrahının iki doktor olarak karşılaştığı ilk andır.
Buraya kadar olan olaylar dizinin ilk bölümünde geçiyor. Dizinin devamında geçen olaylardan, sonundan bahsetmiyorum ki diziyi izlemek niyetinde olanların eğlencesine engel olmayayım. Yazının devamı benim dizi ile ilgili genel düşüncelerimi, diziden aldığım mesajları yansıttığı için diziyi kendiniz izledikten sonra okumak isteyebilirsiniz. Benim söylediklerimin etkisinde kalmadan, ön yargıyla yaklaşmadan diziyi izleyip bir fikir sahibi olduktan sonra benim düşüncemi okumak daha iyi olabilir. Yine de karar sizin tabi.
KONU
Heo Im, Hyeminseo' da sıradan insanları onları küçümsemeden ve bütün yeteneğini kullanarak tedavi ederek her geçen gün ününü arttırsa da mesai saati dolar dolmaz tedavisi devam eden bir hasta olsa dahi tedaviyi bırakır ve ertesi gün gelmesini söyler. Geceleri gizlice üst sınıf vatandaşlar olan memurların evlerine gidip onları tedavi eder ve karşılığında Hyeminseo' da fakir halkı tedavi ederek kazanamayacağı miktarlarda para kazanır. Gizlice bir servet sahibi olur adeta. Üne ve paraya yönelik bu düşkünlüğü ile pek de iyi bir insan olduğu söylenemez. Üstelik kendisinden ölüm döşeğinde olan hasta annesini kurtarmasını isteyen bir hizmetçinin onca yalvarmasına karşın yardımcı olmaz. Kralı tedaviye gideceği sırada da ağır hasta olan küçük kızı tedavi etmez ve babasının çaresiz göz yaşlarına aldırmadan saraya gider. Bütün bunlara bakarak Heo Im' in hiç de iyi bir insan olmadığını görebiliriz. Doktor olarak tıbbi yetenekleri çok üst düzey olsa da ahlaki yönden eksikliği bize bunu gösteriyor. Ama durum gerçekten de böyle mi? Heo Im hakkında gördüğümüz ve duyduğumuz bu birkaç şey onu bir insan olarak tanımamıza yeter mi? Yoksa acele edip, önyargılı davranıp yanlış bir değendirmede mi bulunuyoruz? Davranışlarının gayet anlaşılabilir bir nedeni olabileceğini görmezden gelip, onu anlamaya çalışmadan acımasız bir şekilde mi yargılıyoruz?
Choi Yeon-kyung... Özet kısmının sonunda yer alan, Heo Im' in kolunu tutup onu bir kenara iten kadın kalp cerrahının adı. Yeon-kyung çok başarılı bir cerrah. Henüz kademesi çok yüksek olmasa bile en zor ameliyatları bile başarıyla tamamlayabilen çalıştığı hastanede başarısıyla kendini ön plana çıkaran bir doktor. Bu başarısına rağmen hastalarına, hasta yakınlarına herhangi bir duygusal yakınlık göstermez. Ameliyata hazırlanan hastasına onu rahatlatacak sözler dahi söylemez. Tek bir görevi vardır: başarılı bir ameliyat ile hastanın canını kurtarmak. Kurtardığı bir hastasının yakınının sevinçle kendisine sarılmak istemesi üzerine kendini geri çeker ve yakınlaşmak istemez. Bu açıdan mesafeli, soğuk ve belki de kendini beğenmiş bir doktordur. Büyükbabasıyla pek anlaşamadığı için eve pek uğramaz. İşten çıkınca bazen kafasını dağıtmak için kulüplere gidip dans eder. Bir gün kulüpteyken hastaneden telefon gelir ve ameliyatını yapacağı genç kızın hastaneden kaçtığını öğrenir. Hastaneye gitmek üzere kulüpten ayrılacağı sırada kendisine gereğinden fazla asılan iki adamdan birinin penisini kavrayıp oldukça küçük olduğunu ima ederek o adamı aşağılar. Hastaneden kaçan genç kızı ararken bir kulüp önünde toplanan kalabalığı fark eder ve hastaneden kaçan kız olabileceğini düşünürek kalabalığa dalar. Yerde baygın yatan bir adam ve onun başında geleneksel Kore giysileri içinde tuhaf bir adam görür. Adamın elinde büyük bir akupunktur iğnesi vardır ve tedaviye hazırlandığı anlar. Sinirle adamın kolunu tutup bir kenara iter ve ilk müdahale uygular. Bütün bunlara bakarak Yeon-kyung' un hiç de iyi bir insan olmadığını görebiliriz. Doktor olarak tıbbi yetenekleri çok üst düzey olsa da ahlaki yönden eksikliği bize bunu gösterir. Ama gerçekten de durum böyle mi? Yeon-kyung hakkında gördüğümüz ve duyduğumuz bu birkaç şey onu bir insan olarak tanımamıza yeter mi? Yoksa acele edip, önyargılı davranıp yanlış bir değendirmede mi bulunuyoruz? Davranışlarının gayet anlaşılabilir bir nedeni olabileceğini görmezden gelip, onu anlamaya çalışmadan acımasız bir şekilde mi yargılıyoruz?
Bu karşılaşmayla birlikte iki farklı dönemin iki başarılı doktorunun kaderleri kesişir. Bu andan sonra bir yolculuğa çıkarlar. Birbirlerini gördükleri, tanıdıkları, anladıkları, iyileştirdikleri ve destekledikleri bir yolculuğa.
Olayların ayrıntılarına ve iğne kabının gizemine daha fazla yer vermiyorum. Diziyi izlemek isterseniz iyi eğlenceler. Sonuç kısmında diziden anladığım, aldığım mesajlara yer veriyorum.
SONUÇ
Pek çok insan hayatında oldukça sarsıcı şeyler tecrübe eder. Kendi başına gelen olaylar veya yakınlarının, sevdiklerinin başına gelen olaylar insanda derin izler bırakabilir. İnsana büyük mutluluk veren tecrübeler olabileceği gibi büyük hüzün, acı ve çaresizlik veren tecrübelerde olabilir. Tecrübe edilen büyük acılarla baş etmek ise çoğu zaman hiç de kolay değil. İnsan o acının izlerini kendi içinde, zihninde, düşüncelerinde, karakterinde, dünyaya bakış açısında taşır. Bu izler kişiye hayatında farklı kararlar aldırır. Farklı hayat çizgilerine yöneltir. Kişi gerçekte olduğu kişiden uzaklaşıp yanlış diyebileceğimiz kararlar alıp davranışlarda bulunabilir. Geçmişten kalan bu izlere kimisi bir zafer madalyası olarak bakarken kimisi de onları taşınmak zorunda olunan yükler olarak görür. Bu durum karşısında ne yapılabilir? En iyisi bu kötü tecrübelerin, acıların izlerini olabildiği kadarıyla tedavi edip yaşamaya devam etmek. Bu tedavi ise alternatif tıbbın akupunturu veya modern tıbbın binbir çeşit tıbbi tekniği veya ilacıyla her zaman mümkün olamıyor.
İnsan sosyal bir canlıdır, tabirini duymuş olabilirsiniz belki. İnsanın tek başına, diğer insanlardan uzakta yaşaması fiziksel olarak mümkün ve hatta kolay bile denebilir. Ama bu fiziksel olarak mümkün olsa bile ideal olanın bu olduğunu göstermez. İnsan diğer insanlarla etkileşim halinde bulunarak en iyi şekilde kendini tanır, geliştirir. (Her insanla değil tabi. Kişi için özel bir öneme sahip olan, yaşam tarzları uyumlu olan insanlarla.) Özellikle karşı cinsten bulacağı eşi ile birlikte varlığının adeta ikinci yarısını keşfeder. (Her birliktelik için mümkün değil belki ama ideal olan bu ve aranması gereken de bu.) Geçmişimizde olan tecrübelerimiz bizde derin izler, yaralar bırakarak bizi asıl olmamız gereken hayat çizgimizden dışarı sürüklese bile, bizi doğrularımızdan ve ideal olan varlık halimizden uzaklaştırsa bile yanımızda varlığımızı tamamlayan eşimiz bulunursa, o çok sevdiğimiz diğer insan yanımızda bulunursa, en karanlık saatlerimizde bize ışık tutarak yolumuzu aydınlatırsa sorunlarımızı çözmek hiç olmadığı kadar kolay bir hal alır. Kalbimizdeki boşluğu tamamlayan o insanın varlığı ile kendimizi dengede tutup varlığımızı asıl olması gerektiği şekilde geliştirebiliriz.
Tabi gerçek yaşamlarımızda bu tespitleri yapmak pek de kolay değil. Yanlışlar, doğrular, bunları kendimize itiraf etmemiz, asıl olduğumuz kişinin kim olduğu, sevginin ne olduğu, gerçekten doğru kişiyi mi sevdiğimiz, varlığımıza değer katmanın gerekliliği veya bunun mümkün olup olmaması gibi daha birçok soru akla gelebilir ve bunların pek çoğu cevapsız da kalabilir. Bugün verdiğimiz cevapları yarın değiştirmek gerekliliğini de duyabiliriz. Yine de, hayatın binbir zorluğu ile mücadele ederken dengede durup ilerleyebilmek için bir insanın tek başına olmasından ise karşı cinsten sevdiği insan ile birlikte olması bir çok şeyi çok daha kolaylaştıracaktır. Gönülden sevdiğimiz eşimizden aldığımız ve ona verdiğimiz duygusal, fikirsel, zihinsel destek sayesinde en zor anlarda bile çok büyük bir sarsıntı geçirmeden ayakta durup ilerleyebiliriz ve böylece adımızın hakkını verebiliriz. Ve unutmayın, karşılığını da bulduğunuz o sevgi sahip olabileceğiniz en büyük ödül.
Emrah Özer 20.08.2021
Tepkin Ne?