Cengiz Aytmatov (1928-2008)
Bu ünlü yazarın eserlerini daha iyi anlayabilmek için yaşamı hakkında birkaç şeyi bilmeniz gerek.
1928’ te Kırgızistan’ ın başkenti Bişkek’ e bağlı Talas Vadisi’ nde yer alan Şeker Köyü’ nde doğan Cengiz Aytmatov, gazetecilik, siyaset, diplomatlık gibi alanlarda faaliyet gösterse de hiç şüphesiz en öne çıkan yanı yazar kimliğidir. Eserleri yüz elliden fazla dile çevrilen ve dünyanın en çok okunan yazarları arasında olan Aytmatov, dünya edebiyat mirasına büyük harflerle imzasını atmıştır. Eserleriyle bugüne kadar insanlara yol göstermiş bundan sonra da göstermeye devam edecektir.
Babası Törekul Aytmatov, Stalin’ in Büyük Temizlik Harekâtı olarak adlandırılan dönemde rejime muhalefet ettiği gerekçesiyle 1937 yılında kurşuna dizilerek öldürülür. Böylece Cengiz Aytmatov dokuz yaşında yetim kalır. Babasının muhalefeti (davaya ihaneti) gerekçesiyle ilerleyen yaşlarında pek çok sıkıntıyla karşılaşır ve hatta öğrencilik yıllarında bursu dahi kesilir. Annesi Nagima Hamzayevna Aytmatova çalışarak dört çocuğunu kendi başına büyütür. Aytmatov ilkokula kendi köyünde gider. Babaannesi Ayıkman Hanım torunlarını Kırgız kültürünün parçası olan ninniler, masallar ve efsaneler anlatarak büyütür. Kültürel şenliklere ve gezici ozanları dinlemeye götürür. Babasını küçük yaşta kaybetmesine rağmen tarihini, kültürünü ve ahlaki değerlerini ailesinin geri kalanından bizzat öğrenerek, kendi deyimiyle, iyi denebilecek bir çocukluk eğitimi alır.
İkinci Dünya Savaşı başladığında Cengiz Aytmatov henüz bir çocuktur. Josef Stalin önderliğindeki Sovyetler Birliği (ve dolayısıyla birliğin parçası olan Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) savaşa aktif olarak katılır. Savaş zamanının cephe gerisindeki sıkıntılarına, toplumsal etkilerine bizzat tanık olan Aytmatov, küçük yaşına rağmen kolhoz sekreteri ve vergi memuru gibi işlerde çalışır.
Savaşın sona ermesiyle 1946’ da Kazakistan’ da bulunan Veteriner Teknik Okulu’ na başlar ve bundan sonra değişik kurumlarda eğitimine devam eder. Gittiği bütün okulları ve diğer önemli olayları kronolojik olarak yazmayı düşünmüyorum. Aytmatov’ un düşünce yapısına ve dünya görüşüne etki eden tecrübeleri bence daha önemli olduğundan asıl olarak bunları belirtmek isterim. Yine de bazı olayları kısaca belirtmek gerekirse; 1953 yılında veteriner olarak mezun olduktan sonra edebiyat alanına yönelir. 1958 yılının sonlarında Sovyet Komünist Partisi ve Yazarlar Birliği’ ne katılır. Dergi editörlüğü ve gazete muhabirliği de yapar. 1963 yılında ‘’Steplerden ve Dağlardan Hikayeler’’ adlı kitabıyla Lenin Edebiyat Ödülü’ nü kazanır. 1968 yılında ise Büyük Sovyet Edebiyat Ödülü’ ne layık görülür ve Kırgızistan’ ın milli yazarı olarak seçilir. Edebiyatçı kimliğinin yanı sıra insan ilişkileri ve temsil kabiliyeti sayesinde Sovyetler Birliği’ nin çeşitli memurluklarında görev alır. 1978 yılında Sosyalist İşçi Kahramanı olarak ödüllendirilir. 1983’ te Büyük Sovyet Edebiyat Ödülü’ nü ikinci kez kazanır. Sovyetler Birliği’ nin son lideri olan Mihail Gorbaçov döneminde Sovyet Parlamentosu Kültür ve Ulusal Diller Komitesi Başkanlığı ve Sovyet Yazarlar Birliği Sekreterliği görevlerinde bulunur. Cengiz Aytmatov, bunlardan başka, 15 yıl Avrupa’ da SSCB ve sonraları Kırgızistan’ ın büyükelçiliğini yapıp; Avrupa Birliği, NATO, UNESCO ve Benelüks ülkelerinde [1] de görev yapmıştır.
Bu yazıyı yazdığım sırada Aytmatov’ un sadece ‘’Cemile’’ ve ‘’Gün Olur Asra Bedel’’ adlı eserlerini okumuş bulunuyorum. Dolayısıyla yazar hakkındaki görüşlerim bu iki eserinde yer alan fikirleri üzerine kurulu. Her ne kadar sadece iki kitabını okumuş olsam da bu değerli yazarın neden bu kadar çok sevildiğini az çok anlıyorum. Aytmatov eserlerinde bin bir zorluk sonucu elde ettiği tecrübelerini okuyucusuna aktarıyor. Adeta bir miras gibi... İkinci Dünya Savaşı’ na denk gelen çocukluk yıllarında yaşadığı zorlukları, Stalin yönetimindeki SSCB’ nin neden olduğu trajedileri bizzat tecrübe eden yazar bu tecrübelerini okuyucularına aktarıyor. Ancak Aytmatov sadece kendi tecrübelerini olduğu gibi anlatmakla yetinmez. İçinde büyüdüğü Kırgız toplumunun gelenek ve göreneklerini, tarihini ve gelecekte görmeyi umduğu halini de anlatır. ‘’Gün Olur Asra Bedel’’ adlı romanında Abutalip adlı karakterinin ağzından söylediği şu cümleler Aytmatov’ un eserlerini yazarken ne düşündüğünü bize gayet net bir şekilde açıklar: ‘’Elbette herkesin kabul ettiği gerçekler, ortak doğrular vardır. Ama herkesin bir de kendi görüşü, düşüncesi, tecrübesi vardır. İşte bu görüşler, o kişinin ölümüyle yok olup giderler. Bir insan, dünya güçlerinin vuruşmasından, ölümle kalım arasındaki birçok halkalardan geçmişse, bu kargaşada yüz defa ölebilecek iken hala hayatta kalmışsa, çok görmüş, çok öğrenmiş olur. Neyin iyi, neyin kötü, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamış olur…Kendi kuşağımız için son sözü yine kendimiz söylemeliyiz. Atalarımız bu maksatla bazı efsaneler, masallar söylemiş ve kendilerinden sonraki kuşaklara ne kadar büyük insanlar olduklarını anlatmak, kanıtlamak istemişlerdir. Biz de bugün atalarımız hakkındaki yargımızı bu efsanelere bakarak veriyoruz.’’ Bu şekilde düşünen yazar, kendi tecrübeleri sonucu bulduğu doğruları ve yanlışları ölümüyle birlikte yok olmasın diye eserlerine işlemiştir. (Aytmatov'un eserlerini ne amaçla yazdığına yönelik daha ayrıntılı bilgi için) Dünya Savaşının yaşandığı yıllara tanık olan Aytmatov, kendi kuşağı için son sözü kendi söylemiş ve gelecek nesillere tecrübelerinden ders almaları için ölümsüz eserlerini bırakmıştır. Böylece insanlığın tecrübe ve bilgi birikimi artarak insanlığı daha da geliştirecektir. Bu yönüyle Cengiz Aytmatov’ un evrensel, bütün insanlığı kucaklayan bir yazar olduğunu söyleyebilirim.
Yazar kendi cümleleriyle ‘’iyi yazar’’ ı şöyle tanıtır: ‘’Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi millî gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varamazsınız. Edebiyatın millî hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu millî olanın ötesine doğru genişletmek ve 'evrensel' olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi yazar 'tipik insan' ortaya koyma ustalığına erişen yazardır.’’
Aytmatov geçmişini bilen, yaşadığı zamanı anlayan ve iyi bir gelecek umuduyla eserlerini oluşturmuş bir yazardır.
Ünlü yazar Cengiz Aytmatov, 10 Haziran 2008 tarihinde Nürnberg/Almanya da tedavi gördüğü hastanede vefat etmiştir.
Cengiz Aytmatov ile ilgili diğer içeriklerime de göz atmak isterseniz eğer:
Gün Olur Asra Bedel - Cengiz Aytmatov
Cengiz Han'a Küsen Bulut - Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov Eserlerini Neden Yazdı?
[1] Benelüks: Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’ un coğrafi olarak birlikteliğini anlatan, politik ve resmi iş birliği temeline oturan birlik.
Tepkin Ne?